Matematik, analitik fonksiyonlarla doludur ama gerçek dünyada onlara hemen hemen hiç rastlanmaz. Doğa böyle bir betimlemeye uyacak ölçüde basit ve düzenli değildir. Doğadaki nesnelere ne kadar yakından bakarsak, onların çoğunun ‘tam anlamda’ düzgünlükten yoksun olduklarını fark ederiz. Bir anlamda,onlara ne kadar yaklaşırsak, onların giderek küçülen düzeylerde ama hep aynı ölçülerde düzensiz olduklarını görürüz.
25 Mayıs 2020 Pazartesi
20 Mayıs 2020 Çarşamba
Sonsuzluk Ne Kadar Büyüktür?

Matematiksel
kesinlik anlamında 'sonsuzluk' serüveni,1870' lerde Georg Cantor 'un
küme kuramıyla başlar.Cantor, bu kuramdan yola çıkarak tek bir sonsuzluğun
olmadığını,farklı boyutlarda başka sonsuzluklar olduğunu gösterir.Ardından
sonsuzluk düzey- leri için sürey varsayımını ortaya atar.Bu varsayıma göre;
doğal sayıların sonsuzluğu ile reel sayıların sonsuzluğu arasında başka bir
sonsuzluk yoktur. Cantor, sezgisel olarak
bunun doğru olduğuna inanır, ne var ki yıllar süren çabanın ardından bunu
kanıtlayamaz. Hipotezin yanlış olduğuna inanan Kurt Gödel da bunu kanıtlayamaz.Ancak
daha sonra o ve Paul Cohen ,bu hipotezi kanıtlamanın da yanlışlamanın da
mümkün olmadığını gös- terir.Gödel'in eksiklik teoremleri bağlamında 'Sürey Varsayımı 'nın vardığı sonuç; dildeki
'karar verilemezlik' durumunun matematik dünyasına taşınmasıdır.
Hilbert'in bir zamanlar metamatematiğinden yola çıkarak ,'bilmeliyiz,bileceğiz' ifadesi
artık yerini,bilgide sınır görüşüne bırakmıştır.Bu bir anlamda,matematikte
evrensel bilgi anlayışından kopuştur. Bir
başka anlamda da ;bir şeyleri kendi içinde anlamanın,kendi evrenlerinde
keşifler yapmanın özgürleştirici yanına işaret eder.
'Sonsuzluk' gizem dolu bir
kelime.Sonu gelmeyen zaman,sonsuz uzaylar, sonsuz yaşam arayışı..İlk çağlardan beri bu karmaşık
fikirlerle uğraşıyoruz.
Yaşamımız sonludur ama sonlu da olsa sonsuzluk
hakkında düşünüyoruz. Ancak sonsuzluk,başka alanlar için erişilemez da olsa matematiğin koşulları farklıdır.Cantor'le birlikte, sonsuzluğun
anlamı açılmış,başka sonsuzluklara
gidilmiştir..Ancak bu da bazı devrimci
düşünceler sonrasında gerçekleşeektir.
Başlangıç itibariyle
bizi sonsuzluk düşüncesine taşıyan sayı tasarımımızdır. Sonsuzluk nedir?
deyince verilen tanım 'sınırsız bir niceliği ifade eder.' Bu tanım,' büyük,daha
büyük' tanımımıza uyar. Çünkü 1,2,3..diye giden sayılar,sınırsız olarak bizi
sonsuzluk düşüncesine taşır.Ardından sonsuzlık ile ilişkin küme kuramına
dair çalışmalar,George Cantor
(1845-1918) tarafından başlatılmıştır.Bu çalışmalarla birlikte matematik dünyası yeni bir yol
ayrımına girecektir.
Araştırmamız;
küme ve sonsuzlukla ile eşik konumundaki sürey varsayımı (continuum hypothesis
) hakkındadır.Çalışmamızın kapsamı sürey
varsayımının gelişimini ortaya koymak ve karar verilemezlik ile bilgide sınırın
felsefi sonuçlarını irdelemektir.
Hilbert'in Listesi
Matematiği canlı kılan bir yerde, çözülememiş harika
sorulardır.İşte bu harika sorulardan birine, önce 1900 yazına, Paris Sorbonne'a
gidelim.Burada tüm zamanların en büyük matematik kongrelerinden birisi
düzenlenmiştir.Geleceği parlak,Alman matematikçi David Hilbert,elinde çözülmesi
gerektiğine inandığı 23 soruluk liste, özellikle genç yeteneklere
seslenmektedir.Tabi ki bu seslenişinin arkasında 'bilmeliyiz,bileceğiz' bakışı yatar.Ona
göre,matematik çözülecek bu sorularla aksiyomatik hale getirelecek, varsa tüm
paradokslarından kurtulacaktır. Sürey Varsayımı, işte bu çözülmesi gereken ilk
problem olarak Hilbert'in listesinde tarihteki yerini alır.
Sürey Varsayımı,doğal sayıların sonsuzluğu ile reel
sayıların sonsuzluğu arasında başka bir sonsuzluk bulunup bulunmadığını sorar.
Gayet anlaşılabilir bir soru olarak gözükebilir ama 1870'
lerde Cantor bunu ortaya attığında farklı sonsuzluklar arası düzen
arayışındaydı. ve 'yoktur' inancıyla
ortaya attığı bu problemi,kendisi de
çözememişti.Cantor bu noktaya nasıl gelmişti?
Cantor ve Sonsuzluk
Sonsuzluk nedir?
Cantor,1870'li yıllarda,o güne kadar hiçbir matematikçinin cesaret
edemediği ,anlaşılmaz bulduğu bu kavramın, anlaşılabilir olduğunu
göstermişti..Üstelik tek bir sonsuzluk
değil,sonsuz sayıda pek çok sonsuzluk vardı.İşte ,onu bu sonsuzluklar diyarına
götüren süreç,kendisinin de kurucusu olduğu küme kuramıdır.
Küme Kuramı
Sezgilerimizle bir kümenin bir
şeyler topluluğu olduğunu söyleyebiliriz.
Örneğin,1'den 5'e kadar giden tam sayılar bir küme
oluşturur.(1,2,3,4,5) olarak gösterilen bu küme sayılabilir,sonlu kümedir.Tam
sayıların tamamı da bir küme oluşturur.Sonsuza kadar giden bu küme ise
sayılabilir bir sonsuz kümedir.Bunun gibi başka kümeler de bulabiliriz.Çift
sayılar,tek sayılar,asal sayılar her biri sayılabilir anlamda sonsuz
kümelerdir.
Cantor, işte bu kümelerden bazılarını aldı ve
bire-bir eşleştirme yoluyla onların eş
güçte ya da aynı sayallıkta olduklarını gösterdi.
Örneğin,
1,2,3
...diye başlayıp sonsuza kadar giden
sayılar kümesi ve onun alt kümesi
olarak 2,4,6...çift sayılardan oluşan
sayılar kümesini ele alalım.
1, 2,
3, 4, 5,
6, …
2, 4,
6, 8, 10,
12, …
Şimdi sonsuza giden bu dizileri, 1 ve 2 , 2 ve 4 , 3
ve 6 şeklinde eşleştirirsek,sonsuza kadar giden bu iki dizinin eş güçte (eş
sayallıkta) olacağını söyleyebiliriz.Yani onlar aynı boyutta
sonsuzluklardır.Aynı şekilde;bu sayılar kümemizi,başka alt kümeleriyle de
karşılaştırsak onlar da aynı boyutta
sonsuzluklar olacaktır.Örneğin tek sayılar,asal sayılar hatta Galileo'nun bir
zamanlar karşılaştırmış olduğu karesel sayılar.
Bu örnekler ilk bakışta paradoksal ifadeler
gibidir.Örneğin,biri diğerinin yarısı gibi duran doğal sayılar ve çift doğal
sayılar; nasıl oluyor da eş güçte olabilirler? Antik Yunanlıların 'bütün parçadan daha büyüktür'
kavrayışı ile, sezgilerimiz adeta
zorlanır.Ancak buradaki sorun, bu sayıların sonsuza kadar
sayılabilmesi,yani sonlu gibi davranmasıdır..Hilbert'in 1924'te bir dersteyken
anlattığı düşünce deneyi de sonsuz
kümelerin işte bu sıra dışı davranışına örnektir.1
Hilbert'in Sonsuzluk Oteli
Hilbert, sonsuzluk oteli varsayımında, sonsuz sayıda odası bulunan bir
otel tasarlar.
Üstelik bu otelin tüm odaları
doludur.Yani her n sayısı için n numaralı oda tutulmuştur.
Ancak,geç saatte bir konuk gelir ve kendisi için boş
bir oda ister.Hilbert ne yapacaktır? Bu konuğu ya geri gönderip otelimiz dolu
diyecektir ya da fazladan bir oda bulmaya çalışacaktır.Oysa,otelin bir kuralı
var.Ne olursa olsun konuğu geri göndermemektir. Hilbert,düşünür ve çözümü
bulur.1 numaralı konuğuna 2 numaralı odaya geçmesini,2 numaralı olana 3
numaraya geçmesini,3 numaralı olana 4 numaralı odaya geçmesini..Böyle böyle
konukların her biri,bir yanındaki odaya geçer.Yeni konuksa boş kalan bir
numaralı odaya yerleştirilir.Problem
çözülmüştür.
Gece,bitmemiştir.Çok daha ciddi bir şey olur.Bu kez
sonsuz sayıda insan taşıyan bir otobüs gelir.Hilbert sukünetini bozmaz, buna da
bir çözüm bulur.Konuklarına döner.Bu kez de her birinin çift numaralı odalara geçmesini ister.1
numaralı konuk 2 numaralı odaya,2 numaralı konuk 4 numaraya,3 numaralı ise 6 numaraya..Bu böyle devam eder.Sonunda
bu yeni
gelenler için de yer bulunmuştur..Her biri boş kalmış olan tek numaralı
odalara yerleştirilir.Hilbert memnundur.
Çok geç bir vakit,bu kez de sonsuz sayıda insan dolu
sonsuz sayıda otobüs gelir.Onlar için de yerler hazır olacaktır.Konuklar asal
sayı numaralı odalara geçerler.Boşalan odalara da yeni gelenler..Aynı işlem
daha daha büyük sonsuzlar için tekrarlanır durur.
Hilbert odalarının sonu yoktur.
Şimdi de, rasyonel sayılara
geçelim.Onlar da diğerleri gibi aynı sonsuzlukta mı?
Cantor,bunun için rasyonel
sayıların sayılabilir anlamında eksiksiz
bir listesini göstererek onların da
diğerleri gibi olduğunu kanıtladı..
Bunun için,önce bütün rasyonel sayıları sonsuz bir
sistemde toplayan bir matris tasarlayalım...
İlk sırayı payı 1 olan rasyonel sayılarla
oluşturalım..İkinci sıra payı 2 olanlarla..Üçüncü sıra payı 3 olanlarla ..Bu
böyle devam eder.Buradan,bütün rasyonel sayıların, sistemin bir yerinde
bulunacağı anlaşılır.Örneğin 45/72 nerede mi?.45.. satır 72.. sütun.Şimdi bütün sayıları çaprazlama metoduyla birinden diğerine giden çizgi boyunca
düşünerek liste haline getirelim..
1 , 2, 1/2,
1/3 , 2/2 , 3/1 , 4/1 , 3/2 , 2/3, 1/4 ,
1/5 , 2/4 , 3/3....
1
2 3 4
5 6 .
. .
Artık elimizde
rasyonel sayıların da eksiksiz bir listesi vardır.Bunu 1'den başlayan N
doğal sayılarıyla denkleştirdiğimizi düşünelim.Demek ki öncekiler gibi bu küme
de sayılabilir sonsuzluklara karşılık gelir.Bu da onları sonsuzluğun aynı
çeşidinden yapar.
Cantor için şimdi sırada reel sayılar vardır. Ve
çalışmaları sonucunda gördü ki,reel sayıların sonsuzluğu diğerlerinden daha
büyüktü. Bunu,bütün reel sayıları listelemeye çalıştığında listede eksik olan
bir ondalık sayıyı göstererek kanıtlamıştı.
Peki,bunu nasıl gösterdi?
Bunun
için,önce 0 ile 1 arasındaki reel sayıların bir listeye yazılabildiğini
varsayalım. Eğer böyle bir liste yapılabilirse, listenin ilk sırasındaki reel
sayı ilk doğal sayıya (1’e), ikinci reel sayı (2'ye) ve sırasıyla tüm reel
sayılar doğal sayılara birebir eşlenebilir. Dolayısıyla, böyle bir liste
yapılabilirse doğalsayılar kümesi ile reel sayılar kümesi eş sayılı, yani eş
güçte olacaktır..
Örneğin sayılarımız şunlar
olsun:
1) 0,14957.......
^
2) 0,25376.......
^
3) 0,00243.......
^
4) 0,18229.......
^
C= 0,.........
Şimdi 0 la 1 arasında öyle bir reel sayı
kurgulayacağız ki bu sayının bu listede yer alması mümkün olmasın. Bu sayıya C
adını vereceğiz.Ardından, bu sayının virgülden sonra gelen rakamlarını,yukarıda
verilen sayıların basamaklarına bakarak yazalım.
Yani,C sayısının virgülden sonraki
ilk basamağını 1'den farklı, 2. basamağını 5'ten farklı,
3. basamağını 2'den farklı, 4. basamağını gene 2'den
farklı birer rakam olarak seçelim. İşte, bu noktada fark ederiz ki, C 'nin
kendisi bir reel sayı olduğu halde bu listede yer alan her sayıdan en az bir
ondalık basamakta (sayı listemizde kaçıncı sırada yer alıyorsa o basamakta)
farklı olacağıdır..Buradan da C sayımızın
listenin herhangi bir yerinde yer
alamayacağı anlaşılır. Demek ki varsaydığımız birebir eşleme mümkün değil.
Kaçınılmaz sonuç şudur ki R reel
sayılarının eksiksiz bir listesi olamaz!..
Buradan da reel sayıların
sonsuzluğunun,diğerlerinden, daha büyük olduğu sonucuna ulaşılır.
Başından beri ne yapıldı?
1'den başlayan doğal sayıların,bu kümeyi kapsayan
rasyonel sayılarla eş güçte olduğu gösterildi.Ancak irrasyonyel sayıları
rasyonellere ekler ve ardından reel sayılar kümesine varırsak,sonuçta
gördüğümüz ise reel sayıların daha üst
mertebede bir sonsuzluk aldığı oldu..
Bu devrimci bir düşünceydi.Cantor için,artık bir
sonsuzluk değil iki sonsuzluk vardı.Birden sonsuzluk kavramı büyümüştü.Acaba
daha daha büyük sonsuzluklar da olabilir miydi? Tabi ki Cantor için,bu
beklenmedik anların devamı gelecekti.
Başka büyük sonsuzluklar ve Sürey Varsayımı
Cantor,farklı sonsuzluk düzeyleriyle
karşılaşmıştı.Şimdi bunları birbirinden ayırmak gerekecekti.Ve her biri için
verilecek bir kardinal sayıdan yararlandı.Bir kümenin kardinalliği,kümenin
genişliğidir.Örneğin (a,b,c) kümesinin kardinal sayısı 3' tür.
Peki,ya sonsuz kümeler?
Cantor N doğal sayıların kardinal sayısını İbrani alfabesinin ilk harfi ℵ0 (alef sıfır) olarak belirledi.R sayısının kardinal sayısının da 'continuum'dan hareketle C ile ifade etti. Buradan,N' in sonsuzluğu R nin sonsuzluğundan daha geri bir sonsuzluk olduğuna göre ℵ0 < C yazabilirdi.
ℵ0 ve C arasına başka kardinal bir sayı gelebilir mi? Sıradan eşitsizlikler vardır.Herhangi iki kesir arasında başka kesirler olduğu gösterilebilir 1< 2 gibi tam sayı eşitsizliklerini alırsak eğer, araya başka bir tam sayı sıkıştırılamaz.
Cantor, ℵ0 ve C arasında başka kardinalitede bir sonsuzluk var mı diye sormuştu ve 'yoktur' varsayımından hareket etti.Ancak bu soru kendisini açmaza soktu.(sürey varsayımı [2
Cantor,ardından sonsuzun niteliği ile ilgili başka keşiflerde de bulundu.Bunların en meşhuru sonlu ötesi kardinal sayıların yaratılmasıdır. Cantor, ℵ0 ' den başlayarak daha üst mertebede sonsuz bir küme kurdu. N 'den başlayarak N 'in alt kümelerini kapsayan N1 kümesini kurdu ve bu kümenin kardinal sayısını ℵ1 ile gösterdi.Bu inşanın N1 üzerinden tekrarlanması sonucu N2 ortaya çıkar.Onun kardinal sayısı da ℵ2 dir. Böylece bu işlem defalarca tekrarlanarak daha üst mertebede daha büyük alefler dizisini üretti.
ℵ0 ve C arasına başka kardinal bir sayı gelebilir mi? Sıradan eşitsizlikler vardır.Herhangi iki kesir arasında başka kesirler olduğu gösterilebilir 1< 2 gibi tam sayı eşitsizliklerini alırsak eğer, araya başka bir tam sayı sıkıştırılamaz.
Cantor, ℵ0 ve C arasında başka kardinalitede bir sonsuzluk var mı diye sormuştu ve 'yoktur' varsayımından hareket etti.Ancak bu soru kendisini açmaza soktu.(sürey varsayımı [2
Cantor,ardından sonsuzun niteliği ile ilgili başka keşiflerde de bulundu.Bunların en meşhuru sonlu ötesi kardinal sayıların yaratılmasıdır. Cantor, ℵ0 ' den başlayarak daha üst mertebede sonsuz bir küme kurdu. N 'den başlayarak N 'in alt kümelerini kapsayan N1 kümesini kurdu ve bu kümenin kardinal sayısını ℵ1 ile gösterdi.Bu inşanın N1 üzerinden tekrarlanması sonucu N2 ortaya çıkar.Onun kardinal sayısı da ℵ2 dir. Böylece bu işlem defalarca tekrarlanarak daha üst mertebede daha büyük alefler dizisini üretti.
ℵ0 < ℵ1 < ℵ2 < ℵ3 < ...
Artık şimdi sonsuzlukları sayabilirdik.Bir kapı açılmıştı ve matematik farklı bir yere doğru uzanıyordu
'Sonsuzluk korkusu, gerçek sonsuz en yüksek biçimiyle bizi yaratmış ve
ayakta tutuyorsa da,ikincil sonlu ötesi biçimlerinde bütün çevremizde yer alsa
da,hatta zihinlerimizi işgal etse de onu görme olasılığını mahveden bir tür
miyopluktur.'
George Cantor
Leopold Kronocker onu şarlatanlıkla suçladı ve onun
makalelerinin yayınlanmasına karşı çıktı.
Henri Poincaré onun için 'Şu Cantor’un fikirleri
matematiğin yakasına yapışmış kötü bir hastalık. Ve matematik bir gün onu da
tedavi edecektir.' dedi.
Cantor daha sonra, dostu Dedekind’e
yazdığı bir mektupta,
'Bunu
bulduğumu asla iddia etmemeliydim.Benim zarif kanıtım işte bu yıkıntıların
altında yatıyor.' diye yazacaktı.Oysa tarih onun haklılığını ortaya
çıkardı.İnsanlık onun kapısını açtığı sonsuzluğu, Hilbert’in şu sözleriyle
hatırlayacaktı:
'Hiç kimse Cantor'un yarattığı
cenetten bizi kovamayacaktır.'3
Bilmeliyiz, Bileceğiz
Cantor'un Küme Kuramı matematik
dünyasında kendini yavaş yavaş kabul ettirse de bunun bir diyeti vardı.Bazı
tanımlamalar yüzünden ortaya paradokslar çıkmaya başlamıştı.. Örneğin,Frege'nin
küme kuramında Russell'ın bir paradoks bulması ve bunu tipler kuramıyla çözmesi
ancak kendisinin de başka bazı paradokslarla karşı karşıya kalması.Hilbert,
bunların artık olmaması anlamında “meta-matematik” programını başlatttı.
Yani,matematik içerikten arındırılmış bir şekilde
tamamen biçimselleştirelecek, aksiyomatik hale getirilecekti..Matematik dil
evrensel bir dildi ve öyle de kalmalıydı.
8 eylül 1930'da bir radyo röportajında,bu dilin
matematiğin bütün doğrularının kilidini açmak için yeterince güçlü olduğunu
anlatıyordu.Röportajda 23 problemin hepsinin yakında çözüleceğini, matematiğin
sarsılmaz ve mantıksal temeller üzerine kurulacağından şüphesinin olmadığını
söylemişti.Antik Yunandan matematikçiler tarafından söylene gelmiş olan
çözülemeyecek soru yoktur dedi ve olayı şu cümleleri ilan ederek bitirdi.
'Bilmeliyiz,bileceğiz.'
Oysa beklenmedik bir şey oldu.
Hilbert'in şansına başka bir matematikçi, onun
düşlerini yıkacak ve matematiğin kalbine belirsizliği yerleştirecekti..Belirsizliği
yıkan matematikçi, Avusturyalı Kurt Gödel'di.
Gödel'in
sürey varsayımına götüren süreç,gençken katıldığı 'Viyana Çevresi'
toplantılarında başlar.Buradaki ünlü felsefe ve bilim insanlarıyla girdiği
tartışmalardan yararlanan Gödel,gelecekte
devrim yaratacak bir düşünceye adım adım yaklaşacaktı.
Hilbert'in listesindeki 2. soru,onun matematik dünyası için
önemli bir basamaktır. O da ,Hilbert
gibi bu soruyu çözmek ve matematiğe
mantıksal bir temel hazırlamak istiyordu.Ama bulduğu şey onun bile
şaşırmasına neden oldu.Matematiksel mantık üzerine yaptığı tüm çalışmaları
Hilbert'in istediklerini kanıtlamanın tersine bir sonuçtu.Adı...Eksiklik Teoremi..
Gödel'in Teoremi
Gödel;Bertrand Russell ve Alfred North Whitehead' ın birlikte ele aldıkları Principia Mathematica' ve Peano sistemi
üzerinde çalışıyordu.Ve çalışmaları sonunda gördü ki; matematiğin herhangi bir
mantıksal sisteminde,sayılar hakkında doğru olan ama kanıtlanması imkansız
ifadeler vardı.
Raporuna 'bu açıklama doğru olamaz' ifadesiyle başlamıştı.
Henüz bir matematiksel ifade değil. Sonra da, asal
sayılar üzerine inşa edilmiş bir kodla
Gödel bu ifadeyi saf bir matematiksel ifadeye dönüştürdü..Şimdi bu ifade, doğru
ya da yanlış olmak zorundadır.Eğer bu ifade yanlışsa ,bu aynı ifadenin doğrulabildiğinin kanıtlanabileceğini gösteriyordu.Yani ifade
doğru olurdu ve bu da ortaya bir çelişki çıkarıyor.Yani bu ifade doğru anlamına
geliyor Diğer bir deyişle işte size doğru gelen ama kanıtlanması imkansız matematiksel bir ifade.
Gödelîn
kanıtı matematik dünyasını krize soktu.Ya üzerinde çalıştıkları problem mesela
Goldbach Varsayımı ya sa Riemann Hipotezi de böyle bir şeyse?
New Jersey kıyısından genç bir matematikçi Paul
Cohen, Gödelîn uğraştığı şeylerle ilgileniyordu.Ancak gerçekten izini
bırakabileceği bir matematik alanı
bulmakta zorluk çekiyordu..Ta ki
Cantor'un Sürey Varsayımı
hakkında bir şeyler okuyana kadar.Cohen,daha 22 yaşında
bu soruyu çözebileceğine karar verdi.Ve bir yıl sonra iki cevabın doğru
olabileceğin ile dair ilginç bir keşifle ortaya çıktı.Sürey varsayımının doğru
varsayılabileceği matematiksel bilgi vardı.Tam sayılar ve reel sayılar arasında
başka bir sonsuzluk yoktu.Ama eşit derecede doğru olan başka bilgide de sürey
varsayımının yanlış varsayılabileceği idi. Cohen'in kanıtı doğru gözüküyordu
ama yöntemi o kadar yeniydi ki kimse bunun tamamen doğru olabileceğinden emin
olamıyordu..Güvenilecek tek kişi vardı..O da Gödel'di.Ve Gödel, çalışmayı
inceledi .Bu ispat,doğru dedi ve çalışmasını onayladı.
Tüm bu sonuçlar Gödel'i
,matematikten felsefeye taşıdı.
Gödel'in Matematik Felsefesi
Gödel'in, önce 1947 yılında,Cohen sonrası önemli bazı
eklemelerle 1964 yılında yayınladığı
'Cantor'un Süreklilik Hipotezi Nedir?'
adlı makalesini yayınladı.
Gödel, bu makalesinde hipotez için
üç olasılık bulunduğunu belirtir:
Hipotez;doğrulanabilir,
çürütülebilir ya da karar-verilemezdir. Gödel' e göre sürey varsayımı, matematiksel olarak karar-verilemezdir.Daha
açık bir şekilde,Cantor'un ortaya attığı sürey varsayımı, bildiğimiz küme
kuramının aksiyomları ile ne yanlışlanabilir ne de doğrulanabilirdir.
Açıkçası , sürey varsayımı, küme
kuramının aksiyomlarından bağımsızdır.
Bunun Gödel için felsefi
sonuçlarına gelince,Sürey Varsayımının, karar verilemez olması, sorunun
'anlamsız' olduğu anlamına mı gelir? Gödel için bu sorunun yanıtı; anlamını
yitirme eldeki aksiyomatik sisteme göre
olsa da başka oluşturulabilecek bir
aksiyomatik sisteme göre bu hipotez
çürütülebilir,olur.Ve devam eder.Diyelim ki bu hipotezin bir anlamı olduğunu
kabul ettik.
Yeni bir aksiyomatik sistemi
nasıl bulacağız ve daha önemlisi bulduğumuz sistemin aradığımız ''o” sistem
olduğundan nasıl emin olacağız.?
Gödel'in burada da yanıtı aksiyomların üzerinde
çalışarak, sonuçlardaki, özellikle de‘
doğrulanabilir' sonuçlardaki işlevselliğe bakarak olacaktır.
Gödel'in bu açıklamalarının arkasında,onun
Platonculuğu yatar.. Platonculara göre,matematik nesneleri zaman ve mekandan yani fizik
dünyadan bağımsız nesnelerdir.
Gödel aynı makalesinde devam
eder.
'Yine de duyu
tecrübelerimizden uzaklıklarına rağmen aksiyomların kendilerini bize doğru gibi
kabul ettirmeleri olgusunda görüldüğü üzere, küme kuramının nesnelerinin bir
algısına benzeyen bir şeye de sahibiz. Bu tür bir algıya yani matematiksel
sezgiye duyu algısından daha az güvenmemiz için bir neden göremiyorum. Fiziksel
kuramlar oluşturmamızı sağlayan duyu algıları, gelecekteki duyu algılarının bu
kuramlarla uyumlu olmasını beklememize neden olur dahası şu an için kararsız
olan bir sorunun bir anlamı olduğuna ve gelecekte karar verilebileceğine inanmamızı sağlar. Matematikteki
küme-kuramsal paradokslar, fizikteki duyu yanılgılarından daha çok sıkıntılı
değildirler. Cantor'un süreklilik hipotezi türü problemlerin bir çözümüne yol
açacak, yeni matematiksel sezgilerin tamamen mümkün olduğu daha önce
belirtilmiştir. '
Eksiklik teoremlerinin sonucu olarak karşımıza çıkan;formel aksiyomatik sistem matematiksel doğruluğu garantileyen bir yöntemdir fakat, ispatın değil.[4]
Eksiklik teoremlerinin sonucu olarak karşımıza çıkan;formel aksiyomatik sistem matematiksel doğruluğu garantileyen bir yöntemdir fakat, ispatın değil.[4]
Hilbert'in Programı
Hilbert'in,başlattığı metamatematik programına
göre amaç,
'anlamlarından soyutlanmış matematik sembolleri
birbirine bağlayan bağların tutarlı ve çelişkisiz' olduğunu
göstermekti.Böylece,meta-matematik, matematik konularının değil, matematiğin
kendisinin incelenmesi olacaktı.Tutarlı olduğu kadar tamlığını da göstermeliydi.
Bu,bir anlamda bütün matematik teoremlerinin
kanıtlarını bir bilgisayar yardımıyla elde etmeye benziyordu. Matematik sezgiyi
dışarda bırakma pahasına.Ancak bu nasıl mümkün olabilirdi?
Örneğin bir dilde,gramerin temelini oluşturmak için
hem sözcüklerin anlamına (anlambilim), hem de gramer kurallarına (sözdizimi)
gerek vardır.Oysa dilbilimciler,gramer kurallarının temellerini oluşturmak
isterken, sözcüklerin anlamını dışlasalardı kendilerini bir paradoks içinde
bulurlardı.
Bundan kurtulmak için önce birkaç sözcüğün anlamını
ve ' belli' bazı gramer kurallarını önceden kabul etmelidir. Hilbert de bunu
yaptı.Bu işe gerçek matematik dediği az
sayıda kuralla başladı.
Oysa Gödel'in Eksiklik teoremlerine göre,az sayıda
aksiyomla yola çıkıp bütün matematiği icat etmek mümkün değildi1 Bu
şöyle de ifade edilebilir.
“Bir dilin tam tanımı, aynı dilde yapılamaz;
çünkü bu yolla bir cümlenin doğruluğu tanımlanamaz”.
Tıpkı Escher tarafından çizilen
ünlü Çizen El gravürü gibi. Bu gravür “kendini kaynak gösterme” (otoreferans)
çelişkisini ifade eder. B eli, A elini çiziyorsa, A eli B elini çizemezdi.
Sürey Varsayımının Yankıları
Sürey varsayımının karar verilemez durumuna karşılık gelmesi,az sayıda
da olsa tepkilere yol açar..
Örneğin,Wittgenstein ,sonluötesi küme kuramının gülünç olduğunu ileri
sürer. Brouwer, sonsuzlukların büyük olması durumunu anlamsız olarak niteler.
Kimileri açısından da karar verilemezliğin, küme
ve nesnenin yeniden kuruluşu açısından
olanak olduğudur ve sonsuzluk düşüncesinin yapısının yeniden anlaşılmasına
ihtiyaç vardır. Kimi entellektüel çevrelerce de toplumsal ve siyasi
alana taşınarak varsayımın, istismar edildiği öne sürülür.5
Kimisi için de bu sonuçlar,Frege'ye sonra tekrar
Kant'a gönderme yapar. Zira Kant'a göre, insan aklı kendi kavramlarını doğayla
birlikte inşa eder.Bilginin kesinliği bize bağlıydı,doğruluk ise deneyimin
zorunlu kılar.Yani sadece mantık yetmezdi. Ancak öte yandan Kant'a
ters düşen bir durum da,sonsuzluğun
edimsel kullanılımıdır..Zira sonsuzca büyüğü saymak sonsuz büyüklükteki
zamanı gerektirir. Sezgiciler için ise,zihin baştan sona sayıları
oluşturucu olarak bilebilmek zorundadır.Oysa Cantor'un reel sayıların
büyüklüğü ile ilgili ispatı bu anlamda ispat değildir.Ve tek tek rakamların
üzerinden geçmek için sonsuz adım gerekir.
Sürey Varsayımın izlediği yol,matematiğin icat mı keşif mi açısından bakıldığı ile de
ilişkin durur. Eğer keşif olarak yaklaşılırsa,örneğin Frege açısından,aritmetik
mantığa indirgenebilirdi.Ancak Frege'den sonra, Russell ve Whitehead'in da
devam ettirdiği indirgeme işinin, Gödel ile birlikte olamayacağı ortaya çıktı.
Zira, bu yüzyılın başında relativite ve farklı
geometrilerin ortaya çıkmasıyla tüm bakışlar olgulara çevrilmişti..Platoncuların
asırlarca izini sürdükleri,zaman ve mekansız dolaşan matematik nesneler,artık fizik dünyamızdan
seslenebilirdi.Bu sesleniş, evrene ilişkin bilinemezlik,yanılabilirlik gibi
zihin yapılarımızdan ayrı düşünülemezdi..Matematik bir dildi,bir
düşünceydi..Adeta yaşayan bir organizma gibi,teoremler de
oluşturur,ispatlanamayan yapılar da..
Bu yüzyılın ortalarında,kesinliğin peşinden koşmanın
yanıltıcı olduğu anlaşılmıştı. Ancak bu diğer bakımdan matematikçileri,yeni
keşif alanları yaratmakta özgürleştirdi.Ve her zaman herşey başladığı gibiydi.
Sonsuzluk odalarının sonu yoktu.
Sonsuzluk
ne kadar büyüktür?
Sonsuzluğun niteliğini,ne kadar
büyük olduğunu merak ederek başlamıştık.
Cantor,bu kavrama matematiksel
kesinlik veren ilk matematikçiydi..
Sonsuzluk onunla tanım buldu.Birlikte onunla sonsuzluklar ülkesine gittik...
Doğal sayılardan çok daha kalabalık başka
sonsuzluklar gördük. Hilbert Oteli'nin
sonsuz odalarından sonsuz kere daha fazla. Onlardan da daha büyük başka
sonsuzluklar.. Sonsuzluklar arası bir sonsuzluk aradık sonra.Bir bulduk
bir kaybettik. Sanki bizden habersiz
öylece dolaşan bir sonsuzluk!.
Bulmalıydık oysa ..Yoksa bulunamaz
mıydı?.Hakikat neredeydi?
Öylece bıraktık orda..
Belki,kendi başına uyruk
sonsuzluklar olabilirdi.Ya da bulabilmemizde bir sınır.
Belki de bu sınır, kendi
sonsuzluklarımıza uzanan bir yoldu.
Hakikat neredeydi? Hakikat güzel
olandaydı belki..Güzelliği yaratan iç karmaşamızda..
Tıpkı bir zamanlar bir şairin
söylediği gibi..
Güzellik hakikattir,hakikat de
güzellik,hepsi bu.
Dünyada bildiğimiz tek şey
budur,bilmemiz gereken de..
Sevgi Çemberci/2016
1 Hilbert bu varsayımı öğrencilerinr anlatmış, her hangi
bir metninde yer vermemiştir.Varsayımın ünlü olmasına katkı yapan George
Gamow’dur.
[2] Cantor, küme kuramında, sonradan başka matematikçilerin göstereceği gibi bazı açmazların farkındaydı..Örneğin: Tüm kümelerin kümesine B diyelim. B' nin tüm alt kümelerinden oluşan kümeye de A diyelim. Biliyoruz ki: A kümesi B kümesini kapsıyor.Ancak B, tanım gereği tüm kümeleri kapsıyor olmalıydı..Bu bir çelişki!.. Bu açmaz, Cantor'un çalışmalarına dair bazı ipuçları da verir..Ontolojik olarak farklı iki tür sonsuzluk nasıl olabilir?. Farklı 2'ler var olamıyorsa.. Dahası bu sonsuzluk türleri birbirlerinden türetilemiyordu. Reel sayıların sayılamayan sonsuzluğunun, sayılabilir sonsuzluğa sahip doğal sayılardan türetilememesi gibi.
[3] Cantor da sonsuzlukla
ilgili çalışmaları bir tür metafizik tavırla gerçekleştirir.Ancak
matematiksel sonsuzluğu ele alışı yalnızca matematiğin sınırlarındadır..
[4] Burada anlatılmak istenen,Gödel'in Hilbert'in doğruluk kavramı yerine ispat kavramını ele alması ve bu kavram değişikliğinin bir 'eksikliğe ' işaret etmesidir.Bu eksikliğin,Bertrand Russell ve Alfred North Whitehead' ın birlikte ele aldıkları Principia Mathematica' da üst yapısal olaral eklenmiş Peano aksiyom sistemi hakkında olduğunu tekrar hatırlatmak gerekir.
Sonlu sayıda aksiyomla başladığımızı düşünelim.Gödel bu noktada bu aksiyomları kullanarak yazabileceğimiz her anlamlı cümleye karşı bir sayı dizisi kurdu.Daha sonra ispatlanabilecek bir cümleye karşılık gelen sayı dizisinin özel bir biçim göstermesi gerektiğini buldu.Bu şu demek.Bazı anlamlı cümleler yazabiliriz ama sistem içinde ispatlamayız.Daha açık bir deyişle bu varsayım kabul edilmiş aksiyomatik sistemden bağımsızdır.Yani bu sisteme kendisini ya da değilini ekleyin bu sistem yine tutarlıdır.Oysa bir sistemin tutarlı olması demek kendisi varsa değilinin olmaması demektir.
[5] Alan Sokal,Jean Bricmont;Son Moda Saçmalar,sayfa 203-208
KAYNAKLAR
Douglas R. Hofstadter ;
Gödel,Escher,Bach :Bir Ebedi Gökçe Belik,2011,İstanbul,Pinhan Gödel;'Cantor'un
Süreklilik Problemi Nedir?,2011,Bekir S.Gür,Matematik Felsefesi içinde,185-187
Ernest Nagel,James R. Newman ;
Gödel Kanıtlaması,2007,İstanbul,Boğaziçi. Ün. Philip E. B. Jourdain, New York:
Dover Publications, 1915.
David Hilbert,Sonsuz Üzerine ,Bekir
S.Gür, Maematik Felsefesi içinde,113
Bertrand Russell,Matematiksel
Mantığın Felsefi Önemi ,Bekir S.Gür, Matematik Felsefesi içinde,101
Lakatos;Proofs and
Refutations;1976,Cambrige Üniversitesi
Carl b. Boyer ;
MatematiğinTarihi,2015,Doruk
Çitil, Ahmet Ayhan; Matematik ve Metafizik, İstanbul:Alfa,
2012.
Nesin, Ali; Sezgisel Kümeler Kuramı. İstanbul: Nesin Matematik Köyü, 2013.
Nesin, Ali; Aksiyomatik Kümeler Kuramı. http://www.acikders.org.tr/pluginfile.php/572/
mod_resource/content/0/hafta_15.pdf,
Stephen F. Barker ,Matematik Felsefesi,2003,İmge
Bekir Gür ; 'Matematik Belası'
Üzerine ,2012,Nesin Matematik Köyü
Alain Badıou;Sonlu ve Sonsuz
,2013,Monokl Yayınları
Bekir S Gür; Matematik
Felsefesi,2011,Kadim yayınları
George Lakoff-Mark
Johnson;Metaforlar ,Hayat;Anlam ve Dil,2005,Paradigma
Eugenia Cheng; İnfinity Beyond,2017
Alan Sokal,Jean Brichmon;Son Moda
Saçmalar,Postmodern Aydınların Bilimi İstismar
Etmesi,2011,Alfa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
THE BANSHEES of INISHERIN The Banshees of Inisherin. Filmin adını Inisherin'in Ölüm Perileri diye söyleyebiliriz. Aslında Colm, ...

-
Matematiksel kesinlik anlamında 'sonsuzluk' serüveni,1870' lerde Georg Cantor 'un küme kuramıyla başl...
-
Poincare bir yazısında "Matematikçi, matematiği yararlı olduğu için araştırmaz. Araştırır, çünkü ondan haz alır, çünkü o güzeldir...
-
Tarihte bilinen ilk kadın matematikçi HYPATİA Agora..Tarihte bilinen ilk kadın matematikçi,İskenderiye okulunun son düşünürü Hypatia...